İstinaf, kelime kökeni itibarıyla “yeniden başlamak, baştan almak” anlamına gelmektedir. Türk hukuk sisteminde ise ilk derece mahkemeleri tarafından verilen kararların, ikinci derece yargı merciinde hem hukuki hem de gerekli hâllerde maddi yönden denetlenmesini sağlayan bir kanun yoludur. Temyizden farklı olarak istinaf mahkemeleri, yalnızca hukuka uygunluğu incelemekle yetinmez; uyuşmazlığın maddi boyutuna da girerek yeni delil değerlendirmesi yapabilir ve gerek görüldüğünde duruşma açabilir.
İstinaf süreci, ilk derece yargılamasının bir devamı niteliğindedir. Bu aşamada amaç, hatalı olduğu düşünülen hükümlerin üst mahkeme tarafından gözden geçirilmesi, varsa hukuka aykırılıkların giderilmesi ve yargılamanın sağlıklı bir sonuca ulaşmasının temin edilmesidir. Bölge Adliye Mahkemeleri, yapılan başvuruyu istinaf sebepleri çerçevesinde değerlendirir; ancak bu inceleme sırasında, ihtiyaç duyulması hâlinde yeniden yargılama yapılması ve tamamen yeni bir karar kurulması da mümkündür.
Türk hukukunda istinaf kanun yolu, hem usul hukuku yönünden hem de maddi olgular bakımından hataların düzeltilmesine hizmet eder. Bu kapsamda Bölge Adliye Mahkemeleri, ilk derece mahkemesi hükmünün hukuka uygunluğunu denetler; hukuka aykırılık tespit edilmesi hâlinde ise kararı kaldırabilir, düzelterek onaylayabilir veya yeni bir hüküm kurarak uyuşmazlığı nihai olarak çözebilir.
İstinaf Nedir?
Türk hukuk sisteminde istinaf, ilk derece mahkemeleri tarafından verilen nihai kararlara karşı başvurulan ikinci derece denetim yoludur. Bu kanun yolu sayesinde Bölge Adliye Mahkemeleri, ilk derece kararlarını yalnızca hukuka uygunluk bakımından değil, gerekli görüldüğünde maddi vaka yönünden de inceleyebilir. Temyizden ayrılan temel noktası da budur: İstinaf mahkemesi, uyuşmazlığın esasına girerek delilleri yeniden değerlendirebilir, maddi olguları tartışabilir ve ihtiyaç halinde duruşma yapabilir. Bu nedenle istinaf, hem usul hem de esasa ilişkin bir inceleme alanı sunar.
İstinaf Yoluna Başvurulabilecek ve Başvurulamayacak Kararlar
İstinaf Yoluna Başvurulabilecek Kararlar
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK), istinaf edilebilecek kararları kapsamlı şekilde düzenlemiştir. Buna göre:
- Malvarlığına ilişkin olmayan davalarda, ilk derece mahkemesinin tüm nihai kararlarına karşı istinaf yoluna gidilebilir. (HMK m. 341)
- Malvarlığına ilişkin davalarda, miktar veya değeri 40.000-TL’yi aşan ilk derece nihai kararları istinafa açıktır. (HMK m. 341)
- İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddine yönelik kararlar hakkında istinaf başvurusu yapılabilir. (HMK m. 341)
- Karşı tarafa tebliğ edilerek verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı istinaf mümkündür. (HMK m. 341)
- Tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına yapılan itiraz üzerine verilen kararlara karşı da istinaf yolu açıktır. (HMK m. 341)
- Diğer kanunlarda ilk derece mahkemesi kararına karşı Yargıtay’a gidilebileceği belirtilen ve fakat görev olarak Bölge Adliye Mahkemesi görev alanına giren bulunan tüm kararlar da istinafa tabidir. (HMK m. 341)
- Hakimin reddi talepleri hakkında verilen kararlara karşı istinafa başvurulabilir. (HMK m. 43)
- Çekişmesiz yargı işlerine ilişkin kararlar, istinaf denetimine tabidir. (HMK m. 387)
İstinaf Yoluna Başvurulamayacak Kararlar
Aşağıda belirtilen kararlar yönünden istinaf kanun yolu kapalıdır ve bu kararlar kesin niteliktedir:
- Miktar veya değeri 40.000-TL’nin altında kalan ilk derece mahkemesi nihai kararları,
- İcra ve İflas Kanunu’nun 363. maddesinde istinafa tabi olmadığı açıkça belirtilen kararlar.
İstinafa başvuru nedenleri
Türk hukukunda istinaf yoluna başvurabilmek için kanunda tek tek sayılmış, sınırlı ve özel nedenlerin bulunması gerekmez. İstinaf, ilk derece mahkemesi kararındaki her türlü hukuka aykırılığın incelenmesine imkân tanıyan geniş kapsamlı bir kanun yoludur. Bu yönüyle temyizden ayrılmaktadır; zira temyizde başvuru nedenleri kanun tarafından açıkça belirlenmişken, istinafta böyle bir sınırlama öngörülmemiştir. Dolayısıyla, kararın hukuka aykırı olması, maddi olayın yanlış değerlendirilmesi, delillerin hatalı yorumlanması veya yargılama sürecindeki usuli eksikliklerin bulunması gibi her tür hukuka aykırılık istinaf başvurusu için yeterlidir.
Bununla birlikte, istinaf dilekçesinde başvuru sebeplerinin açık, anlaşılır ve somut şekilde belirtilmesi zorunludur. Dilekçede hiçbir gerekçe gösterilmemişse veya sebepler belirsiz bırakılmışsa, başvuru ön inceleme aşamasında usulen reddedilir. Bu nedenle taraf, kararın hangi yönünün hukuka aykırı olduğunu net biçimde açıklamalıdır.
İstinaf sebeplerinin gösterilmesinin bir diğer önemli sonucu ise şudur:
Bölge Adliye Mahkemesi, taraflarca ileri sürülmeyen sebepleri kendiliğinden inceleyemez. İnceleme, kural olarak tarafların dilekçede belirttiği istinaf nedenleri ile sınırlıdır. Ancak iki durumda istisna uygulanır:
- İlk derece mahkemesinin uygulanması gereken bir hukuk kuralını hiç uygulamaması veya hatalı uygulaması,
- Kararı mutlaka etkileyecek nitelikteki ağır usul hatalarının bulunması.
Bu hâllerde Bölge Adliye Mahkemesi, tarafça ileri sürülmemiş olsa bile ilgili hukuka aykırılıkları re’sen dikkate alabilir.
İstinafa başvuru süresi
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na (HMK) göre hukuk mahkemeleri kararlarına karşı istinaf yoluna başvuru süresi iki haftadır. Bu süre, mahkeme kararının taraflara tebliğ edildiği tarihten itibaren işlemeye başlar (HMK m. 345).
Buna karşın bazı özel kanunlarda istinafa başvuru için özel süreler belirlenmiş olabilir.
Belirlenen sürelerin geçirilmesi hâlinde istinaf başvurusu usulden reddedilir ve inceleme yapılamaz. Aynı şekilde, istinaf kanun yoluna açık olmayan yani kesin nitelikteki kararlara karşı istinaf başvurusu yapılması durumunda da başvuru ilk derece mahkemesince kabul edilmez. İstinaf, belirli koşullara tabi bir kanun yoludur; süresinde kullanılmadığı veya uygun olmayan bir karara karşı işletildiği takdirde başvuru geçersiz sayılır ve incelenmez. İstinaf süresi geçtikten sonra yapılan istinaf başvurusunda HMK m.346 uyarınca istinaf dilekçesinin reddi kararı verilir.
2025 yılı istinaf başvuru ve kesinleşme parasal sınırları (2025 istinaf sınırı)
İlk derece mahkemeleri tarafından verilen kararlara karşı istinaf başvurusunda bulunulabilmesi için belirli parasal sınırların aşılması gerekmektedir. 2025 yılı için bu sınır 40.000 TL olarak belirlenmiştir. Bu nedenle, malvarlığına ilişkin hukuki uyuşmazlıklarda uyuşmazlık değeri 40.000 TL’nin altında kalıyorsa, bu kararlar kesin nitelikte olup istinaf başvurusu yapılamaz.
Parasal sınırın belirlenmesinde dikkate alınması gereken bazı önemli noktalar şunlardır:
- Alacağın sadece bir kısmı dava edilmiş olsa bile, parasal sınır değerlendirmesinde alacağın tamamı dikkate alınır.
- Alacağın tamamı talep edilmişse ancak mahkeme tarafından kabul edilmeyen kısım 40.000 TL’yi aşmıyorsa, taraflar istinaf yoluna başvuramaz.
- Manevi tazminat davalarında, uyuşmazlığın parasal değerine bakılmaksızın istinaf kanun yolu açıktır.
- İcra hukuk mahkemeleri kararları açısından ise ayrı bir parasal sınır uygulanır. Buna göre, uyuşmazlığa konu alacak, hak veya malın değeri 95.000 TL’yi aşmıyorsa, icra hukuk mahkemesi kararlarına karşı istinaf başvurusu yapılamaz.
Bu parasal sınırlama, Türk hukuk sisteminde istinaf incelemesini daha etkin hâle getirmek ve Bölge Adliye Mahkemelerinin iş yükünü dengeli tutmak amacıyla kabul edilmiş bir düzenlemedir. Belirlenen sınırın altında kalan malvarlığı uyuşmazlıklarında ilk derece mahkemesi kararı kesinleşmiş sayılır ve taraflara istinaf başvurusu yapma imkânı tanınmaz.
İstinaf incelemesi nasıl yapılır?
Bölge Adliye Mahkemeleri bünyesindeki hukuk daireleri, farklı dava türlerine göre uzmanlaşmış şekilde yapılandırılmıştır. Bu nedenle, istinaf başvurusu yapılan bir dosyanın incelenmesi, uyuşmazlığın niteliğine uygun olarak belirlenmiş ilgili daire tarafından yürütülür. İstinaf incelemesi ise çok aşamalı sistematik bir süreçtir ve aşağıdaki safhalardan oluşur:
Ön İnceleme Aşaması
İstinaf başvurusunun ilk kontrol süreci olan ön inceleme aşamasında, ilgili hukuk dairesi dosya üzerinde birtakım zorunlu usuli şartları denetler. Bu aşamada;
- Dosyanın başka bir daire tarafından incelenmesi gerekip gerekmediği,
- Başvurunun kesin nitelikte bir karara karşı yapılıp yapılmadığı,
- Kanuni süre içinde istinafa başvurulup başvurulmadığı,
- Başvuru şartlarının yerine getirilip getirilmediği,
- Dilekçede istinaf sebeplerinin açıkça gösterilip gösterilmediği (HMK m. 352)
hususları kontrol edilir.
Eğer istinaf başvurusu süresinde yapılmamış, kesin nitelikte bir karara karşı yöneltilmiş ya da hiçbir gerekçe içermiyorsa, dosya esasa girilmeksizin reddedilir. Bununla birlikte, başvuru sırasında eksik harç veya masraf tespit edilirse başvurucuya tamamlaması için süre verilir; verilen sürede eksiklik giderilmezse başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verilir.
Dosyanın başka bir hukuk dairesinin görev alanına girdiği tespit edilirse, görevsizlik kararı verilerek dosya kendiliğinden ilgili daireye gönderilir.
Esastan İnceleme Aşaması
Ön incelemeden geçen dosya hakkında Bölge Adliye Mahkemesi esastan incelemeye geçer. Bu aşamada, ilk derece mahkemesi kararının:
- Usul hükümlerine uygun olup olmadığı,
- Delillerin doğru değerlendirilip değerlendirilmediği,
- Maddi vaka tespitlerinin gerçeğe uygun şekilde yapılıp yapılmadığı,
- Kararı etkileyen bir hukuka aykırılığın bulunup bulunmadığı
detaylı biçimde incelenir. İstinaf incelemesinin temyizden temel farkı, yalnızca hukuka uygunluk denetimiyle sınırlı olmayıp vakıa ve delil denetiminin de yapılabilmesidir. Bu inceleme, kural olarak tarafların dilekçelerinde ileri sürdükleri istinaf sebepleri ile sınırlıdır (HMK m. 355). Ancak kamu düzenine ilişkin ağır usul hataları re’sen dikkate alınabilir.
İstinaf incelemesinde duruşma yapılır mı?
İstinaf incelemesi prensip olarak duruşmalı şekilde yapılması gereken bir yargılama faaliyetidir. HMK, istinafın yalnızca dosya üzerinden değil, gerektiğinde tarafların beyanlarının doğrudan dinlenebileceği bir süreç olarak kurgulandığını açıkça ortaya koyar. Ancak uygulamada istinaf incelemelerinin duruşmalı yapılması oldukça sınırlı düzeydedir. Kanun, bazı hâllerde duruşma yapılmaksızın karar verilmesini mümkün kılmıştır. HMK m. 353’e göre duruşma yapılmadan karar verilebilecek hâller şunlardır:
- Yasaklı hâkimin karar vermiş olması,
- Ret talebine rağmen reddedilen hâkimin davaya bakması,
- Görevli/ yetkili mahkemede olunmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmiş olması,
- Diğer dava şartlarına aykırılık bulunması,
- Usule aykırı olarak açılmamış sayılma, birleştirme veya ayırma kararı verilmesi,
- Uyuşmazlığın çözümüne etkili önemli delillerin toplanmamış olması veya talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş bulunması.
Bu haller “mutlak istinaf sebepleri” olarak nitelendirilir. Bu durumlarda Bölge Adliye Mahkemesi, başvurunun esasına girmeden ilk derece mahkemesi kararını kaldırır ve dosyayı yeniden yargılama yapılmak üzere ilgili mahkemeye gönderir.
HMK 353/1-b uyarınca duruşma yapılmaksızın karar verilebilecek diğer hâller ise şunlardır:
- İlk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunması hâlinde başvurunun esastan reddi,
- Yargılamada eksiklik olmamakla birlikte kanunun olaya uygulanmasında hata edilmiş olması durumunda yeniden yargılama yapılmasına gerek duyulmadığında düzeltilerek yeniden karar verilmesi,
- Mevcut eksikliklerin duruşma yapılmaksızın tamamlanabileceği hâllerde eksiklikler giderildikten sonra esastan karar verilmesi.
Bu haller dışında kalan durumlarda istinaf incelemesi duruşmalı yapılır. Duruşma günü taraflara tebliğ edilir (HMK m. 356). Taraflar usulüne uygun davet edildiği hâlde duruşmaya katılmazsa, inceleme yokluklarında tamamlanır ve karar verilir. Bu nedenle istinaf aşamasında dosyanın işlemden kaldırılması söz konusu değildir (HMK m. 358).
İstinaf aşamasında yeni delil sunulması mümkün mü?
İstinaf, ilk derece mahkemesi tarafından yürütülen yargılamanın hem vakıa hem de hukuka uygunluk açısından denetlendiği ikinci derece bir inceleme mekanizmasıdır. Bununla birlikte, istinaf kanun yolu yeni iddia veya yeni delil ileri sürülmesine imkân veren bir “ikinci yargılama” niteliği taşımaz. Kanunun açık düzenlemesi gereğince istinaf aşamasında tarafların yeni delil sunması veya yeni iddia ileri sürmesi kural olarak yasaktır. İstinaf incelemesi, ilk derece mahkemesi önünde süresinde bildirilmiş ve dosyaya kazandırılmış deliller ile sınırlı olarak yürütülür. Bu nedenle, istinaf mahkemesi mevcut delilleri, delillerin değerlendirilme biçimini ve kararın hukuki dayanaklarını denetler; tarafların yargılamaya yeni unsurlar eklemesine izin vermez.
Bununla birlikte, bazı durumlarda farklı bir yol izlenir. İlk derece mahkemesi, taraflar tarafından süresinde bildirilen delilleri:
- Hiç toplamamışsa veya
- Toplamış olmasına rağmen hiçbir şekilde değerlendirmemişse,
Bölge Adliye Mahkemesi, kararı kaldırarak dosyanın yeniden yargılama yapılması için ilk derece mahkemesine gönderir. Bu husus, delillerin toplanması ve değerlendirilmesine ilişkin eksikliklerin istinaf aşamasında tamamlanamayacak kadar ağır olmasıyla ilgilidir. Ancak ilk derece mahkemesi delilleri toplamış fakat karar gerekçesinde değerlendirmeyi ihmal etmişse, istinaf mahkemesi bu eksik değerlendirmeyi bizzat yapabilir ve esasa ilişkin bir karar verebilir. Özetle;
İstinaf aşamasında yeni delil sunulması mümkün değildir. Ancak daha önce bildirilmiş delillerin toplanmaması veya hiç değerlendirilmemesi hâlinde gerekli işlemlerin yapılması için dosya yerel mahkemeye gönderilebilir.
İstinaf incelemesi sonrasında hangi kararlar verilebilir?
İstinaf başvurusunun haklılık durumu ve dosyanın niteliği doğrultusunda Bölge Adliye Mahkemesi farklı karar türleri verebilir. Başvuru haksız bulunursa istinaf başvurusu esastan reddedilir; haklı bulunması halinde ise ilk derece mahkemesi kararında “usule” veya “esasa” ilişkin hukuka aykırılıklar tespit edilmiş olur ve karar iptal edilerek farklı sonuçlara hükmedilebilir.
Yerel Mahkeme Kararının Kaldırılması ve Dosyanın Geri Gönderilmesi
HMK m. 353’te açıkça belirtildiği üzere, ilk derece mahkemesinin kararında ağır usuli hataların bulunması hâlinde Bölge Adliye Mahkemesi kararın kaldırılmasına ve dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine hükmeder. Bu haller kural olarak duruşma yapılmaksızın karara bağlanır.
Ağır usuli hatalara, örneğin yasaklı hâkimin davaya bakması, görevli/ yetkili mahkeme dışında karar verilmesi veya dava şartlarına aykırılık gibi durumlar örnek gösterilebilir.
Yerel Mahkeme Kararının Kaldırılması ve Davanın Kısmen veya Tamamen Kabulü
İlk derece mahkemesinin davayı reddettiği durumlarda, istinaf başvurusu haklı bulunursa Bölge Adliye Mahkemesi:
- İlk derece mahkemesi kararını kaldırır,
- Yerine geçerek davanın kısmen veya tamamen kabulüne karar verir.
Bu durum HMK m. 353/1-b-1 kapsamında düzenlenmiştir. İstinaf mahkemesi bu şekilde “tamamlayıcı” bir yargılama yaparak davayı sonuçlandırır; dosyayı geri göndermez.
Yerel Mahkeme Kararının Kaldırılması ve Davanın Esastan Reddine Karar Verilmesi
İlk derece mahkemesi davanın kabulüne karar vermişse ve bu karara karşı istinafa gidilmişse; istinaf başvurusu haklı bulunursa yerel mahkeme kararı kaldırılır ve bu kez Bölge Adliye Mahkemesi davanın esastan reddine hükmedebilir. Bu karar türünde de Bölge Adliye Mahkemesi ilk derece mahkemesinin yerine geçerek esasa ilişkin nihai karar verir.
Yerel Mahkeme Kararının Kaldırılmaksızın Düzeltilmesi
İlk derece mahkemesi kararının gerekçe veya hüküm fıkrasında hukuki isabetsizlik bulunmakla birlikte yeniden yargılama yapılmasını gerektiren bir eksiklik yoksa istinaf mahkemesi, kararı kaldırmaksızın düzeltme yoluna gidebilir.
Bu durum özellikle şu hallerde uygulanır:
- Kanunun olaya yanlış uygulanmış olması,
- Harç veya yargılama giderlerinin hatalı belirlenmiş olması,
- Kararın gerekçesinde bariz bir hata bulunması.
Bu tür eksiklikler istinaf mahkemesi tarafından giderilerek hüküm yeniden oluşturulur.
İstinaf Başvurusunun Esastan Reddedilmesi
Bölge Adliye Mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını hem usul hem de esas yönünden hukuka uygun bulursa, istinaf başvurusu esastan reddedilir. Bu ret kararı, ilk derece mahkemesinin hem vakıa tespitlerinin hem de hukuki değerlendirmelerinin doğru olduğu anlamına gelir.
Ret kararı verilmiş olsa dahi, dosya türüne göre temyiz yolu açıksa ve temyiz süresi geçmemişse karar henüz kesinleşmiş sayılmaz.
İstinaftan feragat
Taraflar, kanun yoluna başvurma haklarını kullanmakta serbest oldukları gibi bu haktan tamamen vazgeçme imkânına da sahiptirler. İstinaftan feragat, davanın esasından feragatten farklı olarak, hem davacı hem davalı tarafından yapılabilen tek taraflı bir irade açıklamasıdır ve karşı tarafın onayına bağlı değildir.
Feragat iki aşamada ortaya çıkabilir. İstinaf başvurusu yapıldıktan sonra ancak dosya henüz Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmemişken feragat dilekçesi üzerine ilk derece mahkemesi, istinaf başvurusunun reddine karar verir. Dosya Bölge Adliye Mahkemesine geldikten sonra dosya istinaf mahkemesinin önüne ulaşmış ve henüz karar verilmemişse başvuru, feragat nedeniyle reddedilir. Her iki halde de kararın kesinleşmesi sağlanır ve yargılamanın bir üst dereceye taşınması engellenmiş olur.
İstinaf başvurusunun kararın icrasına etkisi ve icranın geri bırakılması
HMK m. 350 uyarınca, istinaf başvurusu yapılması kural olarak ilk derece mahkemesi kararının icrasını kendiliğinden durdurmaz. Kesinleşmesi gerekmeyen kararlar bakımından, hükmün icra kabiliyeti istinaf başvurusu olsa dahi devam eder.
Bununla birlikte, İcra ve İflas Kanunu m. 36 borçluya önemli bir imkân tanır. Buna göre borçlu:
- Uygun bir teminat göstermek koşuluyla,
- İstinaf mahkemesinden veya temyiz aşamasında Yargıtay’dan
icranın geri bırakılması (tehiri icra) kararı alabilir. Bu kararın alınması, hükmün icrasını geçici olarak durdurur.
Öte yandan, bazı kararların icrası için kesinleşme şarttır. Şu kararlar kesinleşmeden icra edilemez:
- Kişiler hukukuna ilişkin hükümler,
- Aile hukukuyla ilgili kararlar (ör. soybağı, velayet),
- Taşınmazlara ilişkin ayni hakları konu alan kararlar.
Bu tür kararlar, kanun yolları tamamen tüketilmeden ve artık itiraz/başvuru imkânı kalmadıkça icra kabiliyeti kazanmaz.
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
İstinaf Dilekçesi Nereye Verilir?
İstinaf başvurusu, bir dilekçe ile kararı veren ilk derece mahkemesine yapılır. Bununla birlikte, başvurucu dilekçesini başka bir yer mahkemesine verip ilgili mahkemeye gönderilmesini de talep edebilir. Dilekçenin verilmesinden sonra istinaf harcı ve ilgili yargılama giderlerinin eksiksiz yatırılması zorunludur.
İhtiyati Tedbir ve İhtiyati Haciz Kararları İstinaf Edilebilir mi?
Kural olarak istinaf, nihai kararlara karşı başvurulabilen bir kanun yoludur. Ancak geçici nitelikteki ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına ilişkin bazı istisnai durumlarda istinaf mümkündür:
- İhtiyati tedbir veya ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararlarına karşı,
- Karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı,
- Karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına itiraz üzerine verilen kararlara karşı
istinaf kanun yoluna başvurulabilir.
İstinaf Dilekçesi Nasıl Hazırlanır?
İstinaf dilekçesinde yer alması gereken unsurlar HMK m. 342’de düzenlenmiştir. Buna göre aşağıdaki bilgiler dilekçede bulunmalıdır:
- Tarafların ve varsa vekillerinin kimlik ve adres bilgileri
- Kararı veren mahkemenin adı, karar tarihi ve karar numarası
- Kararın başvurana tebliğ tarihi
- Kararın özeti
- Başvuru sebepleri ve hukuki gerekçeler
- Talep sonucu
- Başvuranın ve varsa vekilinin imzası
Dilekçede başvurucunun kimliği, imzası ve hangi karara karşı başvuru yapıldığı anlaşılabilir ise, diğer unsurlar eksik olsa dahi dilekçe reddedilmez.
İlk Derece Mahkemesi İstinaf Dilekçesini Değerlendirir mi?
Evet. İlk derece mahkemesi, kendisine verilen istinaf dilekçesini üç açıdan inceler:
- Başvurunun süresi içinde yapılıp yapılmadığı
- Başvurunun kesinleşmiş bir karara karşı yapılıp yapılmadığı
- Gerekli harç ve giderlerin tam yatırılıp yatırılmadığı
Süre geçtikten sonra veya kesinleşmiş bir karara karşı yapılan başvurular, ilk derece mahkemesi tarafından doğrudan reddedilir. Bu ret kararına karşı bir hafta içinde istinaf yoluna gidilebilir. Harç eksikliği olması halinde tamamlanması için süre verilir; süre içinde tamamlanmazsa başvuru yapılmamış sayılır.
Bölge Adliye Mahkemesi Nedir ve Ne İş Yapar?
Bölge Adliye Mahkemesi veya İstinaf mahkemesi, ilk derece mahkemelerinin kararlarını hem hukuk hem de vakıa yönünden inceleyen ikinci derece yargı merciidir. Amaç; hatalı kararların düzeltilmesi ve yargılamada bir standart oluşturulmasıdır.
İstinaf Yolu Nedir ve Nasıl Kullanılır?
İstinaf yolu, ilk derece mahkemelerinin kararlarına karşı başvurulabilen ikinci derece kanun yoludur. Başvuru dilekçe ile ve kanuni süre içinde yapılmalıdır. Başvuru, kararı veren ilk derece mahkemesine dilekçe verilmesiyle yapılır. Harçların ve giderlerin yatırılması zorunludur.
İstinaf Aşamasında Yapılamayan İşlemler Nelerdir?
İstinaf, yargılamanın yenilenmesi değildir. Bu nedenle:
- Karşı dava açılamaz
- Davaya müdahale talep edilemez
- Islah yapılamaz
- Davaların birleşmesi talep edilemez (istisnalar hariç)
- İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez
- Yeni delillere dayanılmaz
İstinaf Sürecinde Duruşma ve Karar Aşamaları Nasıl İşler?
HMK m. 353’te sayılan istisnalar dışında istinaf incelemesinin duruşmalı yapılması esastır. Duruşma sonunda mahkeme:
- Başvuruyu esastan reddedebilir,
- İlk derece mahkemesi hükmünü kaldırarak yeni bir hüküm kurabilir,
- Bazı hallerde dosyayı yeniden görülmek üzere ilk derece mahkemesine gönderebilir.
İstinaf Mahkemesi’nin Sonuçlanma Süresi Nedir?
Dosyanın niteliği ve mahkemenin iş yüküne göre değişmekle birlikte, ortalama 2 yıl içerisinde sonuçlanmaktadır.
İstinaf Başvuru Süresi Ne Zaman Başlar?
Hukuk yargılamasında istinaf süresi 2 haftadır ve kararın usulüne uygun şekilde tarafa tebliği ile işlemeye başlar.
Üst Mahkeme Kavramı Nedir?
Türk yargı sistemi üç derecelidir:
- İlk derece mahkemesi
- İstinaf mahkemesi
- Temyiz (Yargıtay)
Bu nedenle ilk derece mahkemesinin üstü istinaf, istinafın üstü ise temyizdir.
“İstinaf Etmek / İstinafa Gitmek” Ne Anlama Gelir?
Bu ifadeler, istinaf kanun yoluna başvuru yapılması anlamına gelir.
Dosya Durumu “İstinafta” Ne Demektir?
Dosyanın, Bölge Adliye Mahkemesinde inceleme aşamasında olduğunu ve henüz nihai bir karar verilmediğini ifade eder.
“İstinaf Yolu Açık” Ne Demektir?
Karar henüz kesinleşmemiştir ve istinaf kanun yoluna başvurulabilir.
İstinaf Başvurusu İçin Gereken Harç Ne Kadardır?
2025 yılı için istinaf başvuru harcı 1.683,10 TL olarak belirlenmiştir. Bunun yanında ilam/karar harçları da ayrıca alınır.
İstinaf Mahkemesinde İhtiyati Tedbir veya İhtiyati Haciz Kararı Verilebilir mi?
İhtiyati tedbir veya ihtiyati haciz talebinin reddine karşı istinaf yoluna başvurulabilir. İstinaf mahkemesi başvuruyu haklı bulursa, reddi kaldırarak kendisi tedbire veya hacze karar verebilir. Bunun dışındaki hallerde istinaf yargılamasında yeni ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği yönünde uygulama bulunmaktadır.
Diğer makalelerimize de göz atabilirsiniz.
Avukat Sema Tamus Aktaş, Tamus Aktaş Hukuk Bürosu, Mersin Avukat ve Hukuki Danışmanlık


