Ceza davalarında istinaf kanun yolu nedir? İstinaf dilekçe örneği 2026

ceza davalarında istinaf

Ceza davalarında istinaf kanun yolu nedir? İstinaf dilekçe örneği. İstinaf, ilk derece mahkemelerince verilen kararların hem hukuki açıdan hem de maddi yönüyle yeniden değerlendirilmesini sağlayan önemli bir kanun yoludur. Ceza yargılamasında temel amaç maddi gerçeğe ulaşmaktır; ancak yargılama sürecinde hukuk kurallarının yanlış uygulanması, delillerin hatalı değerlendirilmesi veya hâkimin takdir yetkisinin isabetsiz kullanılması gibi çeşitli nedenlerle hatalar ortaya çıkabilir. Bu nedenle, yerel mahkeme kararlarının daha üst bir yargı mercii tarafından denetlenmesi, maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasına katkı sunduğu gibi adil yargılanma hakkının da ayrılmaz bir unsurunu oluşturur.

Türkiye’de adli yargılamaların uzun sürmesi, Yargıtay’ın giderek artan dosya yükü karşısında etkili bir inceleme yapamaz hâle gelmesi ve makul sürede yargılanma hakkının sıkça ihlal edilmesi, toplumdaki adalet algısını zayıflatan önemli sorunlar olarak karşımıza çıkmıştır. Bu sorunların giderilmesi ve iki aşamalı yargılamanın daha işlevsel hale getirilmesi amacıyla, 2005 yılında yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile istinaf kurumu yeniden yapılandırılmıştır. Böylece, ilk derece mahkemesi kararlarının hem maddi hem de hukuki denetimden geçirilmesini sağlayan daha etkin bir mekanizma oluşturulmuş; ceza yargılamasında hataların düzeltilmesi ve adaletin sağlanması yönünde önemli bir adım atılmıştır.

1. İstinaf nedir?

İstinaf, ilk derece mahkemelerince verilen kararların hem hukuki yönden hem de maddi açıdan tekrar incelenmesini sağlayan bir kanun yoludur. Olağan kanun yollarından biri olan istinaf, yerel mahkeme kararının yalnızca hukuka uygunluk bakımından değil, aynı zamanda maddi doğruluk açısından da yeniden değerlendirilmesine imkân tanır. Bu aşamada, tarafların sunabileceği yeni delillerin veya önceki yargılamada yeterince değerlendirilemeyen ispat araçlarının dikkate alınması mümkündür. Böylece istinaf, yerel mahkemede yürütülen yargılamanın kapsamlı biçimde gözden geçirilmesini sağlayarak, maddi gerçeğe daha yakın bir sonuca ulaşılmasını hedefleyen bütüncül bir denetim mekanizması işlevi görür.

2. İstinafa kimler başvurabilir?

2.1. Sanık istinafa başvurabilir

Ceza muhakemesinde sanık, istinaf kanun yoluna bizzat başvurabileceği gibi, müdafii aracılığıyla da bu hakkını kullanabilir. Kanun yolu başvurusu esas olarak dilekçe sunulması veya zabıt kâtibine yapılacak sözlü beyanın tutanağa geçirilmesi yoluyla gerçekleştirilir. Sanığın tutuklu olması hâlinde ise istinaf talebi, davaya bakan mahkemeye iletilmek üzere bulunduğu ceza infaz kurumu ya da tutukevi müdürlüğüne yapılacak yazılı veya sözlü bildirimle de iletilebilir. Bu çerçevede sanığın başvuru hakkı, ceza yargılamasında savunma hakkının doğal uzantısı niteliğindedir.

2.2. Müdafi (Sanık vekili avukat) istinafa başvurabilir

Müdafi sıfatını taşıyan avukat, temsil ettiği kişinin haklarını korumak amacıyla özel bir yetki belgesine gerek duyulmaksızın istinaf başvurusunda bulunabilir. Ancak avukat ile sanığın istinafa başvuru konusunda farklı kanaatlere sahip olmaları hâlinde, ceza muhakemesinin özünde yer alan kişisel irade üstünlüğü gereği sanığın görüşüne ağırlık tanınır. Bu yönüyle müdafinin başvuru yetkisi geniş olmakla birlikte, sanığın iradesi belirleyici niteliktedir.

2.3. Katılan (Müdahil) istinafa başvurabilir

Suçtan zarar gören ve katılan sıfatını kazanmış kişiler, ilk derece mahkemesi kararlarına karşı istinaf kanun yoluna başvurabilirler. Henüz katılma talebi karara bağlanmamış veya reddedilmiş olanlar ile katılma koşullarını taşıyan kişiler de hukuken bu başvuru hakkına sahiptir. Bu durum, mağdurun ceza yargılaması sürecindeki hak arama özgürlüğünün önemli bir unsurunu oluşturur.

2.4. Cumhuriyet savcısı istinafa başvurabilir

Cumhuriyet savcıları, ceza yargılamasında maddi gerçeğe ulaşma görevleri doğrultusunda, ilk derece mahkemesi kararlarına karşı istinaf kanun yoluna başvurabilir. Savcı, başvurusunu sanığın lehine veya aleyhine yapabilir. Ancak savcı tarafından sanık lehine yapılan başvurularda, istinaf incelemesi sonucunda kararın sanığın aleyhine değiştirilmesi mümkün değildir. Buna karşın savcı sanık aleyhine başvurmuş olsa dahi, bölge adliye mahkemesi sanığın lehine karar verebilir. Bu düzenleme ceza muhakemesinin “aleyhe değiştirme yasağı” ilkesiyle uyum içindedir.

2.5. Yasal temsilci ve veya eş istinafa başvurabilir

Sanığın yasal temsilcisi ile eşi, kanun yolu açık kararlara süresi içinde bağımsız olarak istinaf başvurusunda bulunabilirler. Bu başvurular, sanığın bizzat yaptığı başvurularla aynı usul hükümlerine tabidir ve sanığın yararına etkin bir koruma mekanizması oluşturur.

3. Hangi kararlara karşı istinafa başvurulabilir?

3.1. Hangi kararlar istinaf edilebilir?

Yukarıda belirtilen istisnalar dışında kalan tüm ilk derece mahkemesi hükümleri, kural olarak istinafa elverişlidir. Ceza yargılamasında hükmün yalnızca belirli bir bölümünün istinafa kapalı olması, diğer kısımların da incelenemeyeceği anlamına gelmez; zira bir hüküm istinaf edilemese bile, aynı kararda yer alan güvenlik tedbirlerine ilişkin hükümler bağımsız biçimde istinaf yoluna götürülebilir. Bu yaklaşım, hükmün bütüncül yapısı içerisinde ceza ve güvenlik tedbirlerinin farklı hukuki niteliğine dayanmaktadır.

3.2. Hangi kararlar istinaf edilemez?

  • Ceza yargılamasında kanun yolu sisteminin temel mantığı, belirli kararların kesinlik sınırları içinde bırakılmasıdır. Bu kapsamda;
    Hapis cezasından çevrilen adlî para cezaları hariç olmak üzere, sonuç olarak hükmedilen üç bin Türk Lirasına kadar (dâhil) adlî para cezalarına ilişkin mahkûmiyet hükümleri,
  • Üst sınırı beş yüz günü geçmeyen adlî para cezasını gerektiren suçlarda verilen beraat kararları,
  • Kanunlarda açıkça kesin olduğu belirtilen hükümler

istinaf incelemesine konu edilemez. Bu sınırlandırma, hem yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmasını hem de istinaf mahkemelerinin iş yükünün ölçülü biçimde düzenlenmesini amaçlar.

3.3. Re’sen istinaf

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun bazı ağır yaptırımlara ilişkin hükümler bakımından özel bir koruma mekanizması öngördüğü görülür. Buna göre, on beş yıl ve daha fazla hapis cezasına ilişkin hükümler, tarafların başvurusu aranmaksızın Bölge Adliye Mahkemesi tarafından re’sen incelenir. Bu düzenleme, ağır cezaların daha güçlü bir yargısal denetime tabi tutulmasını ve maddi gerçeğe ulaşma ilkesinin güvence altına alınmasını sağlamayı amaçlar.

4. İstinaf sebepleri nelerdir?

İlk derece mahkemesi tarafından verilen hükümlerde yer alan maddi hata, hukuki değerlendirme eksikliği veya usule ilişkin yanlışlıklar, istinaf kanun yoluna başvuru için temel gerekçeleri oluşturur. İstinaf, yalnızca tarafların ileri sürdüğü sebeplerle sınırlı değildir; Bölge Adliye Mahkemesi, inceleme sırasında dosyada tespit ettiği tüm maddi ve hukuki hataları kendiliğinden dikkate alarak hükmün doğruluğunu kapsamlı biçimde denetler.

5. İstinaf başvuru süresi ne kadardır?

İstinaf başvurusu, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde yapılmalıdır. Başvuru, hükmü veren mahkemeye sunulacak bir dilekçe ile veya zabıt kâtibine yapılacak beyanın tutanağa geçirilmesiyle gerçekleştirilebilir. Tutuklu sanıklar ise bulundukları ceza infaz kurumu veya tutukevi müdürlüğüne beyanda bulunarak ya da yazılı dilekçe vererek istinaf haklarını kullanabilirler.

6. İstinaf İncelemesinin Aşamaları

6.1. Ön İnceleme Aşaması

Bölge Adliye Mahkemesi ilgili ceza dairesi, dosya üzerinde yaptığı ön değerlendirmede, başvurunun süresinde yapılıp yapılmadığını, istinafa konu kararın kanunen istinafa elverişli olup olmadığını ve başvuran tarafın kanun yolu hakkının bulunup bulunmadığını inceler. Bu aşamada başvurunun reddine karar verilmesi mümkündür. Ret kararları ise itiraz yoluna tabidir.

6.2. Esastan İnceleme Aşaması

Ön incelemede başvurunun reddini gerektiren bir neden belirlenmezse, istinaf incelemesi esasa girilerek yürütülür.
Bu aşamada Bölge Adliye Mahkemesi:Tüm delil ve beyanları değerlendirerek istinaf talebinin esastan reddine, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın iadesine, yahut dosyayı kendisi değerlendirerek yeni bir hüküm kurulmasına karar verebilir. Bu yapı, istinafın yalnızca hukuki denetim değil, aynı zamanda sınırlı ölçüde maddi denetim fonksiyonuna da sahip olduğunu göstermektedir.

6.3. İstinaf incelemesinde duruşma yapılır mı?

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun öngördüğü hâllerden biri gerçekleştiğinde istinaf incelemesi duruşmalı olarak yapılır. Ceza dairesi, CMK m. 175 uyarınca duruşma günü belirler ve taraflara gerekli tebligatları yapar. Duruşma açıldığında, CMK’nın genel hükümleri uygulanmakla birlikte, istinaf yargılamasına özgü bazı usuller izlenir:

  • Görevlendirilen üyenin hazırladığı inceleme raporu açıklanır.
  • İlk derece mahkemesinin gerekçeli hükmü özetlenir.
  • Tanık ifadeleri, bilirkişi raporları, keşif tutanakları ve diğer deliller anlatılır.
  • Gerek görülmesi hâlinde tanık ve bilirkişiler yeniden dinlenir.
  • Taraflara tebligat yapılmış olmasına rağmen duruşmaya gelinmemesi, bazı durumlarda yoklukta yargılamanın tamamlanmasına engel değildir. Ancak adlî para cezası ve müsadere dışındaki hallerde hükmün ağırlaştırılması söz konusu olacaksa sanığın mutlaka bizzat dinlenmesi gerekir.

7. İstinaf incelemesi neticesinde verilebilecek kararlar nelerdir?

7.1. İstinaf başvurusunun esastan reddi

Bölge Adliye Mahkemesi, dosya kapsamını hem maddi hem hukuki açıdan inceledikten sonra ilk derece mahkemesi kararında esasa veya usule ilişkin herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı kanaatine varırsa, istinaf talebinin esastan reddine karar verir. Bu karar ile birlikte, yerel mahkeme hükmü hukuken geçerliliğini korur ve istinaf incelemesi bu aşamada sona erer.

7.2. Yerel mahkeme kararının kaldırılması (bozma) ve dosyanın iadesi

Bölge Adliye Mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararında yargılamanın sıhhatine etki eden ve kanunun açık düzenlemelerine aykırı bulunan bir usulsüzlük tespit ettiğinde, yerel mahkeme hükmünü kaldırarak dosyanın yeniden değerlendirilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verir. Bu kapsamda bozma sebebi sayılan hâller şunlardır:

  • Mahkemenin kanuna uygun şekilde teşekkül etmemiş olması,
  • Yasaklı hâkimin hükme katılması,
  • Hakkında ret talebi kabul edilmiş olmasına rağmen hâkimin yargılamaya devam etmesi veya ret talebinin kanuna aykırı biçimde reddedilmesi,
  • Mahkemenin görevli veya yetkili olmadığı hâlde davaya bakmaya devam etmesi,
  • Duruşmada Cumhuriyet savcısı ya da kanunen zorunlu diğer kişilerin yokluğunda hüküm kurulması,
  • Duruşmalı yargılamada açıklık ilkesinin ihlali,
  • Hükmün hukuka aykırı şekilde elde edilen delillere dayanması.

Ayrıca, soruşturma veya kovuşturma şartlarının yerine getirilmediği; ön ödeme ya da uzlaştırma gibi zorunlu usul işlemlerinin atlandığı tespit edilirse de Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırarak dosyayı yerel mahkemeye gönderir.

7.3. Yerel mahkeme kararının kaldırılarak düzeltilmesi

Bazı hâllerde Bölge Adliye Mahkemesi, yerel mahkeme hükmündeki hukuka aykırılığı kendisinin düzeltebileceği bir nitelikte görür ve bu durumda yeniden yargılama yapılmasına gerek olmaksızın karar düzeltilir. Bu hâllerde amaç, dosyanın gereksiz yere ilk derece mahkemesine geri gönderilmesini önlemek ve yargılamayı hızlandırmaktır. Düzeltme yapılabilecek hâller şunlardır:

  • Hukuka aykırılığın yalnızca belirli unsurlarla sınırlı olduğu ve düzeltme ile giderilebildiği durumlar,
  • Olayın başka bir delil toplamaya gerek olmadan beraat, düşme veya sabit alt-üst sınırı bulunan ceza ile sonuçlanması gereken hâller,
  • Suçun unsurları ve cezası doğru gösterildiği hâlde yalnızca kanun maddesinin yanlış yazılmış olması,
  • Hükümden sonra yürürlüğe giren kanunla cezanın azalması veya fiilin suç olmaktan çıkması,
  • Sanığın doğum veya suç tarihine göre yapılması gereken yaş indiriminin yapılmamış veya yanlış yapılmış olması,
  • Artırma/indirim oranlarının uygulanmasında maddî hata yapılması,
  • TCK m. 61’de öngörülen ceza belirleme sırasının gözetilmemesi,
  • Harçlar Kanunu, yargılama giderleri veya avukatlık ücretine ilişkin hükümlerin yanlış uygulanması,
  • Cumhuriyet savcısının istinaf talebinin yalnızca en alt sınırdan ceza verilmesi yönünde olması ve bu nedenle düzeltilmiş kararın yeterli görülmesi,
  • Cezayı kaldıran veya azaltan şahsî sebeplerin dosya kapsamında sabit olması,
  • Güvenlik tedbirlerine ilişkin açık bir hukuka aykırılığın basit bir düzeltme ile giderilebilmesi.

Bu hâllerde Bölge Adliye Mahkemesi kararı düzelterek onar ve istinaf talebini esastan reddeder.

7.4. Yerel mahkeme kararının kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi

Yukarıda sayılan hâller dışında, hükmün doğruluğunu belirlemek için ek araştırma yapılması, tanık dinlenmesi, bilirkişi incelemesi veya yeniden değerlendirme gerekli ise Bölge Adliye Mahkemesi davanın yeniden görülmesine karar verir. Bu durumda ceza dairesi, gerekli usuli işlemleri tamamlayarak dosya hakkında kendisi yeni bir hüküm kurabilir.

8. Hükmün bozulmasının diğer sanıklara etkisi ne olur?

Bölge Adliye Mahkemesi’nin bozma kararı sanık lehine ise, bu sonuç istinaf başvurusunda bulunmamış diğer sanıklara da sirayet edebilir. Böylece, yargılamada eşitlik ve hakkaniyet ilkelerinin gereği olarak, bozma kararının ortaya çıkardığı hukuki yararlar yalnızca başvuru yapan sanıkla sınırlı kalmaz; diğer sanıklar da sanki istinaf talebinde bulunmuş gibi aynı olumlu sonuçlardan yararlanabilirler. Bu uygulama, ceza yargılamasında maddi gerçeğe ulaşma ve adil yargılanma ilkelerinin mutlak gereğidir.

9. Bölge adliye mahkemesi kararlarına karşı başvuru yolu var mı?

Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından verilen bazı kararlar, kanunun öngördüğü istisnai hâllerde yeniden denetime tabi tutulabilir. Bu kapsamda, istinaf merciinin kararı belirli şartlar altında Yargıtay incelemesine konu olabilir. Böylece ceza yargılamasında hukuki denetimin çok kademeli yapısı korunmakta ve yargısal süreçte maddi gerçeğe uygunluğun sağlanması amaçlanmaktadır.

9.1. Direnme yasağı nedir?

Ceza muhakemesinin yapısına özgü olarak, Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararları bakımından direnme müessesesi uygulanmamaktadır. Başka bir ifadeyle, ilk derece mahkemelerinin Yargıtay kararlarına karşı direnebilmesine benzer bir mekanizma, bölge adliye mahkemeleri için söz konusu değildir. Bu durum, istinaf yargılamasının fonksiyonuna ve istinaf merciinin yargılama sistemindeki konumuna uygun bir sonuçtur. Dolayısıyla, Bölge Adliye Mahkemesi kararları karşısında direnme yasağı, kanun koyucunun açık iradesi gereğidir.

9.2. 308/A Başsavcılık itiraznamesi

Bölge Adliye Mahkemesi ceza dairelerinin kesin nitelikteki kararlarına karşı başvurulabilecek tek olağanüstü yol itiraz yoludur. Bu yol, taraflardan bağımsız olarak hukuka aykırılıkların giderilmesini amaçlayan istisnai bir mekanizma niteliğindedir.

Bu çerçevede:

  • İtiraz hakkı, yalnızca Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığına tanınmıştır.
  • Başsavcılık, re’sen veya talep üzerine, kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde kararı veren ceza dairesine itiraz edebilir.
  • Ancak sanığın lehine yapılacak itirazlarda süre sınırlaması bulunmamaktadır. Bu, ceza muhakemesinin “lehe olanın geniş yorumlanması” ilkesinin doğal bir sonucudur.

Sanık aleyhine itiraz edilebilmesi için kararın sonucu değiştirebilecek düzeyde esaslı bir hukuka aykırılığın varlığı zorunludur. Bu şart, aleyhe itirazın istisnai bir nitelik taşımasını ve sanığın hukuki güvenliğinin korunmasını sağlar.

Bölge Adliye Mahkemesi ilgili ceza dairesi, yapılan itirazı ivedilikle inceleyerek şu kararlardan birini verebilir:

  • İtirazı yerinde bulur ve kararı düzeltir.
  • İtirazı yerinde görmez ise dosyayı Ceza Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderir.

Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu tarafından verilen kararlar kesin niteliktedir ve bu aşamadan sonra başka bir kanun yoluna gidilemez.

10. Sıkça sorulan sorular

İstinaf kanun yolu nedir?

İstinaf, ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararların hukuka uygunluğunu hem maddi hem de hukuki yönleriyle denetleyen, ikinci derece bir başvuru yoludur. Bu süreçte amaç, kararın tüm yönleriyle yeniden değerlendirilmesini sağlamaktır.

Hangi kararlar istinafa konu olabilir?

Genel kural olarak, ilk derece ceza mahkemeleri tarafından verilen hükümlerin büyük bölümü istinafa tabidir. Ancak kanunda özel olarak “kesin” olduğu belirtilen kararlar ile bazı düşük miktarlı adlî para cezalarına ilişkin hükümler istinafa konu edilemez.

İstinaf başvurusunun süresi nedir?

İstinaf süresi genel olarak gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftadır. Bu süre hak düşürücü niteliktedir ve sürenin kaçırılması hâlinde istinafa başvurmak mümkün değildir.

Re’sen istinaf nedir?

Kanun, 15 yıl ve üzeri hapis cezaları için istinafa başvuruyu taraflara bırakmamış; bu kararların Bölge Adliye Mahkemesi’nce kendiliğinden incelenmesini öngörmüştür. Bu nedenle, taraflar başvuru yapmasa bile dosya otomatik olarak üst mahkemeye gider.

İstinaf başvurusu kararın infazını durdurur mu?

İstinaf başvurusu kural olarak hükmün kesinleşmesini erteler. Bu nedenle birçok ceza hükmü, istinaf süreci tamamlanmadan infaza konu edilmez. Ancak kanunun açıkça istisna tuttuğu bazı kararlar derhâl infaz edilebilir.

İstinaf incelemesinde neler yapılır?

Bölge Adliye Mahkemesi, ilk derece mahkemesinin kararını hem hukuki hem de maddi yönleriyle değerlendirir, gerekirse delilleri yeniden ele alır, duruşma açabilir ve gerektiğinde tanıkları yeniden dinleyebilir. İnceleme yalnızca hukuki denetimle sınırlı değildir.

İstinaf kararlarına karşı hangi kanun yollarına başvurulabilir?

Bazı istinaf kararlarına karşı temyiz yoluna gidilmesi mümkündür. Bu yolla, istinafın verdiği karar Yargıtay tarafından hukuki açıdan denetlenir. Ancak kanunen “kesin” olduğu belirtilen kararlar yeniden incelenemez.

İstinaf kararlarına karşı itiraz mümkün müdür?

Evet. Bölge Adliye Mahkemesi ceza dairelerinin kesin nitelikteki kararlarına, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 30 gün içinde itiraz edilebilir. Sanığın lehine yapılacak itirazlarda süre şartı yoktur. İtiraz, önce kararı veren daire tarafından incelenir; gerek görülürse dosya Ceza Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilir ve verilen karar kesindir.

11. Ceza davasında istinaf dilekçe örneği 2026

ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ CEZA DAİRESİNE
GÖNDERİLMEK ÜZERE
MERSİN ( ) ASLİYE CEZA MAHKEMESİNE

DOSYA NUMARASI: 2025/…. Esas, 2025/…. Karar

İSTİNAF EDEN SANIK:

KONU: Mersin ( ) Asliye Ceza Mahkemesinin 2025/… Esas, 2025/… Karar sayılı kararına karşı istinaf başvuru dilekçemin sunumudur.

AÇIKLAMALAR:

Yerel mahkemenin yukarıda yazılı dosyasında tarafım aleyhine … atılı suçtan yargılama yapılmış, hukuka ve usule aykırı şekilde tarafım aleyhine mahkumiyet hükmü kurulmuştur. İşbu karar kurulurken yerel Mahkeme olay yerinde çekilmiş güvenlik kamerası kayıtlarını ve tanık beyanlarını yeterince değerlendirmemiş, deliller arasında çelişkiler olmasına rağmen sanığın lehine delilleri göz ardı etmiştir. Ayrıca mahkeme, takdiri indirim ve ölçülülük ilkelerini doğru uygulamayarak ceza miktarını belirlemiş, yürürlükteki kanun değişikliklerini göz önüne almamıştır. Açıklanan nedenler kapsamında bu karara karşı istinaf yoluna başvurma zorunluluğum hasıl olmuştur.

Dosyada mevcut olan güvenlik kamerası kayıtları mahkemece yeterince incelenmemiştir; olayın oluş biçimi ve tarafların fiilen konumu bu kayıtlarla açıkça belirlenebilirken hükümde kullanılmamıştır. Tanık beyanları çelişkili biçimde değerlendirilmiş, özellikle müvekkil lehine olan ifadeler dikkate alınmamıştır. Örneğin, olay yerinde bulunan … tanığı, olayın sanığın müdahalesi olmadan gerçekleştiğini açıkça belirtmiş olmasına rağmen bu husus hükme yansıtılmamıştır.
 Mahkeme, delil değerlendirmesinde yalnızca katılan beyanını esas alarak karar vermiştir. Bu durum, maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasını engellemiş ve hükmün güvenilirliğini zedelemiştir. Duruşma sırasında verdiğim ve yazılı olarak sunduğum savunmam, dosya kapsamı ve mevcut delillerle çelişkili bir biçimde değerlendirilmiş ve dikkate alınmamıştır.

Mahkeme, suçu TCK m. 86/1 yerine 86/2 kapsamında nitelendirmiştir. Oysa dosya ve tanık beyanları, fiilin basit yaralama kapsamında değerlendirilmesini gerektirmektedir. Yetkisiz hâkimin hükme katılması nedeniyle usul yönünden eksiklik mevcuttur. Hâkimin daha önceki bir ret talebinin dikkate alınmadan hükme katılması, kararın hukuka aykırılığını doğurmaktadır.  Hüküm, hukuka aykırı şekilde elde edilen delillere dayanmıştır; tarafımın rızası alınmadan yapılan ses kayıtları ve izinsiz fotoğraflar, CMK ve AİHS hükümlerine aykırıdır. Mahkeme, zorunlu usul işlemlerini (uzlaştırma, ön ödeme gibi) uygulamayı ihmal etmiş, bu nedenle usul hatası bulunmaktadır.

Takdiri indirim nedenleri eksik değerlendirilmiştir.  Mahkeme, cezanın miktarını belirlerken ölçülülük ve orantılılık ilkesine aykırı davranmıştır; diğer benzer olaylarla kıyaslama yapılmamış, keyfi bir belirleme yapılmıştır. Hüküm sonrası yürürlüğe giren kanun değişiklikleri, tarafım lehine uygulanmamıştır; örneğin, TCK m. 86’da yapılan değişiklik hükmün oluşturulmasında dikkate alınmamıştır. Beraat veya cezayı düşürmeye imkân verecek şahsi cezasızlık sebepleri ve indirimler hükme yansıtılmamıştır.

SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıklanan ve resen gözetilecek nedenler ile, istinaf başvurumun kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, tarafımın atılı suçlardan beraatına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı taraf aleyhine yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep ederim.

 

Diğer makalelerimize de göz atabilirsiniz. Avukat Sema Tamus Aktaş, Tamus Aktaş Hukuk Bürosu, Mersin Avukat ve Hukuki Danışmanlık.