Meskeniyet şikayeti nedir?
Meskeniyet şikayeti nedir? İcra hukuku, alacaklının hakkını cebri icra yoluyla elde etmesini sağlayan, fakat aynı zamanda borçlunun temel hak ve özgürlüklerini koruma amacı güden bir hukuk dalıdır. Açılan icra takibinin kesinleşmesi sonrasında borçlunun borcunu ödememesi üzerine alacaklının talebi üzerine icra dairesine tarafından borçlunun malvarlığı üzerine haciz işlemi uygulanabilir. Bu işlemle borçlunun taşınır, taşınmaz, maaş veya banka hesapları gibi mal ve haklarına geçici olarak el konulur; borçlu bu mallar üzerinde tasarruf edemez. Haczin amacı, alacağın tahsilini güvence altına almak olup, haczedilen mallar daha sonra satılarak elde edilen bedelden alacaklıya ödeme yapılır. Borçlunun taşınmazları üzerine de yine icra müdürlüğü tarafından haciz işlemi uygulanabilir. Haciz uygulandığı zaman taşınmazın tapu kaydı üzerine ilgili tapu müdürlüğü tarafından haciz şerhi işlenir.
Görüleceği üzere cebri icra sisteminde, devlet, alacaklının talebi üzerine borçlunun malvarlığına el koyma gücünü kullanır; ancak bu güç sınırsız değildir. Özellikle borçlunun insan onuruna yaraşır bir yaşam sürdürme hakkı, Anayasa’nın 17. ve 57. maddeleri ile güvence altına alınmıştır. İşte bu noktada, meskeniyet ilkesi devreye girer. Meskeniyet, borçlunun haline münasip tek evinin haczedilememesi anlamına gelir. Böylece, borçlu her ne kadar borcunu ödememiş olsa da, barınma hakkından mahrum bırakılmaz. Bu ilkenin uygulamadaki yansıması ise meskeniyet şikayeti kurumudur.
Meskeniyet şikayeti nedir?
Meskeniyet şikayeti, borçlunun konutunun haczedilmesi hâlinde, bu taşınmazın kendi meskeni olduğunu ve haline münasip bulunduğunu ileri sürerek, haciz işleminin kaldırılması için icra mahkemesine başvurmasıdır. Bu şikayet, İcra ve İflas Kanunu’nun 16. maddesi kapsamında bir “şikayet” türü olup, icra dairesinin işlemlerine karşı yapılan yargısal denetim yoludur. Yani bu başvuru, klasik anlamda bir dava değildir; icra mahkemesi tarafından incelenen özel nitelikli bir başvuru yoludur.
Haczin hukuka aykırı olduğu iddiası, “meskeniyet” temelinde ileri sürüldüğünde, borçlu icra dairesi işlemini meskeniyet şikayetiyle ortadan kaldırabilir. Böylece, cebri icra sistemi içinde hukuki denge sağlanmış olur: alacaklı hakkını elde ederken, borçlu da temel yaşam hakkından mahrum bırakılmaz.
Meskeniyet şikayeti ne zaman yapılır?
Meskeniyet şikayetine ilişkin başvuru süresi borçlunun haczi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içerisinde yapılmalıdır. Bu yedi günlük süre hak düşürücü süre mahiyetinde olup, süre aşımı halinde meskeniyet şikayeti dinlenmez. Açılan davada mahkeme tarafından şikayetin yedi günlük hak düşürücü süreden sonra yapıldığının tespit edilmesi halinde şikayetin (davanın) usulden reddine karar verilir.
Haczin ne zaman öğrenildiğine ve öğrenilmiş sayılacağına yönelik İcra ve İflas Kanununda doğrudan bir düzenleme yer almamaktadır. Borçlu haczi kendisine tebliğ edilen 103 davetiyesi ile öğrenebileceği gibi UYAP üzerinden de öğrenmiş olabilir. Keza aynı şekilde kendisine tebliğ edilen kıymet takdir raporu veya satış ilanı gibi satış evraklarıyla da haczin öğrenilmesi mümkündür. Yedi günlük süre hak düşürücü nitelikte olduğundan mahkeme tarafından şikayetin süresinde olup olmadığına yönelik kendiliğinden araştırma yapmak zorundadır.
Meskeniyet şikayeti nasıl yapılır?
Meskeniyet şikayeti, taşınmaz üzerine haciz şerhi işleyen icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile yapılır. SGK, Vergi Dairesi ve sair kamu kurumları tarafından yapılan satış işlemleri hariç olmak üzere görevli mahkeme İcra Mahkemesidir.
Meskeniyet şikayetinde inceleme usulü ve yargılama süreci
Yargılama sırasında öncelikle taşınmazın borçlunun haline münasip olup olmadığı incelenecektir. “Hâline münasip ev” kavramı, her somut olayda borçlunun yaşam koşulları dikkate alınarak değerlendirilecektir. Meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı, borçlunun haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenmektedir. Buradaki “aile” terimi, geniş anlamda olup, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsamaktadır. Bu kapsamda borçlunun gelir düzeyi, toplumsal konumu, aile bireylerinin sayısı ve barınma ihtiyacının kapsamı gibi unsurlar birlikte incelenir. Örneğin, borçlu ve ailesinin yaşamını sürdürebilmesi için makul ölçülerin üzerinde oda veya salon sayısına sahip, lüks nitelikteki konutlar artık “hâline münasip ev” sayılmamaktadır.
Bununla beraber Kanun’da geçen “ev” kavramının, fiilen konut olarak kullanılmaya elverişli taşınmazları ifade ettiği kabul edilmektedir. Bu nedenle, bir taşınmazın tapu kaydında arsa veya tarla olarak görünmesi, üzerinde fiilen oturulabilecek bir meskenin bulunması durumunda, meskeniyet (haczedilmezlik) şikayeti yapılmasına engel teşkil etmez. Ancak bu şikayet, yalnızca mevcut ve oturmaya elverişli bir konutun varlığı halinde ileri sürülebilir; henüz inşaat halindeki veya yaşama uygun hale getirilmemiş taşınmazlar için meskeniyet iddiasında bulunulamaz. Buna karşılık, haciz tarihinden önce arsa üzerine bina inşa edilmişse, borçlunun bu taşınmaz için haczedilmezlik koruması talep etmesi mümkündür.
Mahkeme tarafından yukarıdaki ölçütler gözetilerek hacizli taşınmazın borçlunun haline münasip olup olmadığına yönelik bir tespitte bulunulacaktır. İcra mahkemesince, borçlunun sözü edilenlerle birlikte barınması için zorunlu olan haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tespit ettirildikten sonra, haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise satılmasına karar verilecek ve satış bedelinden yukarıda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktar borçluya bırakılacak, kalanı alacaklıya ödenecektir. Bu ikili ayrımın ayrıntılarına aşağıda yer verilmiştir.
Taşınmazın borçlunun haline münasip olduğunun tespit edilmesi ve haczin kaldırılması
Taşınmazın borçlunun haline münasip olduğunun tespit edilmesi halinde Mahkeme tarafından davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilir. Mahkeme tarafından verilen bu karar ile satış işlemleri durur ve artık bu haciz şerhi üzerinden taşınmazın satışına gidilmesi mümkün olmaz. Ancak Mahkeme tarafından verilen bu karar sadece şikayete konu haciz işlemi için geçerlidir. Diğer alacaklıların veya aynı alacaklının başka bir icra dosyasından tesis ettirdiği hacizlerden de ayrıca satış aşamasına geçilmesi ihtimal dahilindedir. Şikayetlerin belirli bir süre zarfında yapılması gerektiği vakıası dahilinde hak kayıplarına sebebiyet vermemesi adına süreçlerin sıkı bir şekilde takip edilmesi gerekmektedir.
Taşınmazın borçlunun haline münasip olmadığının tespit edilmesi ve borçluya pay ayrılması
Taşınmazın borçlunun halini aşan bir niteliğe sahip olması halinde Mahkeme tarafından taşınmazın borçlunun haline münasip olmadığını tespit etmesi söz konusudur. Verilen bu karar ile mahkeme tarafından taşınmaz üzerindeki haciz şerhi kaldırılmaz ve taşınmazın satışına bir anlamda izin verilir. Ancak Mahkeme tarafından aynı zamanda borçlunun haline münasip bir ev alabileceği miktar satış sonunda borçluya ödenmek üzerine ayrılmasına karar verilecektir. Diğer bir ifade ile hacizli taşınmazın borçlunun haline münasip olmaması halinde, taşınmaz satılacak ancak borçlunun haline münasip bir taşınmaz alabileceği miktar borçluya bırakılacaktır. Burada borçlunun haline münasip bir taşınmaz alabileceği miktar; borçlunun sosyal ve ekonomik durumuna uygun ve daha mütevazı niteliklere sahip yerlerde daha küçük bir meskeni edinebileceği miktar olarak belirlenecektir.
Sonuç ve özet
Meskeniyet şikayeti, icra hukuku çerçevesinde borçlunun temel barınma hakkını güvence altına alan en önemli hukuki mekanizmalardan biridir. İcra ve İflas Kanunu’nun 82/1-12. maddesi ile güvence altına alınan bu hak, borçlunun haline münasip bir evde ikamet etmesini, ailesiyle birlikte temel yaşam gereksinimlerini sürdürebilmesini sağlar. Şikayet, borçlu tarafından haciz işleminin öğrenildiği tarihten itibaren yedi gün içinde icra mahkemesine yazılı dilekçe ile yapılmalıdır. Süreye riayet edilmemesi halinde meskeniyet hakkı ileri sürülemez.
Borçlunun hâline münasip ev kriteri, yalnızca taşınmazın büyüklüğü veya odalarının sayısıyla sınırlı değildir; borçlunun gelir düzeyi, sosyal ve ekonomik durumu, aile bireylerinin sayısı ve yaşam standartları da dikkate alınarak değerlendirilir. Ayrıca taşınmazın fiilen mesken olarak kullanılması ve barınma amacıyla uygun durumda bulunması gerekir. Tapuda arsa veya tarla olarak görünmesi, üzerinde oturmaya elverişli bir yapı bulunması hâlinde meskeniyet şikayeti için engel teşkil etmez.
Uygulamada meskeniyet şikayeti, borçlunun hak ve alacaklının menfaatleri arasında adil bir denge kurulmasını sağlar. Mahkeme, taşınmazın hâline münasip olduğuna kanaat getirirse, haciz kaldırılır ve satış işlemleri durdurulur. Sonuç olarak, meskeniyet şikayeti yalnızca hukuki bir hak aracı değil, aynı zamanda sosyal devlet ilkesi ve insan onuru gereği borçlunun temel yaşam hakkının korunmasını sağlayan bir mekanizmadır. Borçluların bu haklarını etkin şekilde kullanabilmesi için süreye dikkat etmeleri, meskeni gösterir belgeleri eksiksiz sunmaları ve şikayeti doğru usulle icra mahkemesine iletmeleri büyük önem taşır. Bu yönüyle meskeniyet şikayeti, icra hukukunun hem adalet hem de insani boyutunu ortaya koyan kritik bir araç olarak değerlendirilmektedir.
Sıkça sorulan sorular
Meskeniyet şikayeti satışı durdurur mu?
Meskeniyet şikayeti açılması tek başına satış süreçlerini durdurmamaktadır. Bu hususta Mahkeme tarafından bir ihtiyati tedbir kararı verilmezse meskeniyet şikayeti davası devam ederken taşınmazın ihale edilmesi ihtimal dahilindedir.
Hisseli taşınmazda meskeniyet şikayeti yapılabilir mi?
Hisseli taşınmazlarda, borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunma hakkı vardır. Bu hak yalnızca borçluya tanınmış olup taşınmaz üzerine hissesi üzerinde haciz bulunmayan (borçlu olmayan) hissedarların meskeniyet şikayetinde bulunması mümkün değildir.
Borçlunun hacizli taşınmaz üzerine ikamet etme zorunluluğu var mı?
Meskeniyet şikayetinde bulunmak için borçlunun hacizli taşınmaz üzerine ikamet etme zorunluluğu bulunmamaktadır.
Birden fazla taşınmaz olması halinde meskeniyet şikayetinde bulunulabilir mi?
Borçlunun birden fazla taşınmazı olması halinde yalnızca bir taşınmazı için meskeniyet şikayetinde bulunması mümkündür.
Aile konutu olan taşınmazlar cebri icra yoluyla satılabilir mi?
Aile konutu şerhi olan taşınmazların haczi ve satışı mümkündür. Bir taşınmazın aile konutu olması bu taşınmazın cebri icra yolu ile satışına engel teşkil etmemektedir. Üzerinde aile konutu olan mesken taşınmaz üzerine haczin kaldırılması ve satışın durdurulması için meskeniyet şikayeti yapılması gerekmektedir.
Borçlunun eşi meskeniyet şikayetinde bulunabilir mi?
İK’nın 82/1-12. maddesine dayalı haczedilmezlik şikayetinde bulunma hakkının borçlunun şahsına sıkı sıkıya bağlı olup, borçlunun eşinin meskeniyet şikayetinde bulunma hakkı bulunmamaktadır. Bu hususta Anayasa Mahkeme tarafından bireysel başvuru neticesinde ihlal kararı verilmiş olsa da Yargıtay’ın yerleşik kararlarında borçlunun eşinin meskeniyet şikayetinde bulunma hakkının bulunmadığı belirtilmektedir.
Taşınmazın ipotekli olması halinde meskeniyet şikayetinde bulunulabilir mi?
Konut finansmanı sözleşmesi diğer adıyla konut kredisi nedeniyle kurulan zorunlu ipotekler ise meskeniyet şikayetinde bulunma hakkını ortadan kaldırmaz. Aynı şekilde Kanundan kaynaklanan başkaca zorunlu ipotekler de borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunmasını engellemektedir. Ancak borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunmasını engellemektedir. Yine haciz tarihi itibariyle zorunlu olmayan ipoteğin konusu borcun ödenmesi halinde, ipotekle yükümlü bulunmayan taşınmaz hakkında meskeniyet şikayetinde bulunulabilmektedir.


